Inevitable Confrontation with Past



O zaman cok kucuktum, ya iki gun once bogulmustu mutfakta sercem, ya iki gun sonra idi bahsedecegim gun manavin 250 gramini caldigim gunden. Kestirememislerdi daha sonra yeniden hatirlayacagimi, ya da boyle bir ihtimale guvenerek atmislardi adimlarini.. Hic unutmadigim bir gun var eskiden, Annem "hemen donecegim diyerek" cikmisti evden. Tum "gitme"lerime ragmen, bir anne sevecenligi ile kapatmisti kapiyi disardan; goz goze gelmistik kapatamasin diye tum gucumle tuttugum kapiya elimin sikismamasina ozen gosterirken. Elimden geleni yapmistim, son hucreme kadar bagirmistim hep ciplak ayaklarla ciktigim islak zeminli balkondan ona, hem de bir cocugun denk getiremeyecegi kadar anlamli bir anda: icinde gidecegi otubusun on kapisindan bana bakarken. O yavas yavas arkaya ilerlerken, otobus yavas yavas hareket ediyordu artik. O zamandan beri bagil hiz mevzularina cok iyi calisir kafam. O zamandan beri otobuse binmekten nefret ederim. O zamandan beri bana anne sevecenligi ile kapanan kapilari cok iyi bilirim. O zamandan beri herseyi ara ara yeniden hatirlarim; bazi seyleri de hic unutamam.. Bu keskin hafizaya guvenerek soyluyorum, yanlis adami ariyorsunuz, ben zamaninda hepsi icin ozur dilemistim, onlar toptan unutmayi tercih etmis olsalar da ben dun gibi hatirliyorum.