Imagination of Imponderable Memories



Bir adam vardi eskiden, cocugun annesi hep bahsederdi. En son bahsettiginde o mavi halk otobusune binmesinden ya bir gun ya da bir yil onceydi. Cocuk bilirdi ki bahsi gecen adam cok uzaktaydi, ve onemli olan nedenler degildi. Adam oyle uzaktaydi ki herhangi bir cocugun mumkun degildi gitmesi, zaten onemli olan karmasik nedenler degil, bu basit gerceklerdi. Belki cocuktan baska kimsenin aklina "madem cocuk gidemiyor, adam gelse ya" demek gelmezdi, belki de bu hic kimsenin soylemeye deger gormedigi sacma bir dusunceydi, cocugun akli boyle karmasik seylere ermezdi. Bunlari dusunmekten daha guzeli balkona cikmak ve deterjanli su ve catal ile yapilan balonlarin icine koyulan ozlemin adama ulasmasi icin sabirla balonlarin binayi asmasini beklemekti. Cocuga bu fikri verenler onun bunu her gun yapacagini nerden bilebilirdi, boyle bir seye bu kadar ciddiyetle inanilabilir miydi, sanki bu cocugun her yaptigi fazlasi ile cocukcaydi. Bir gun o adam olmadigi besbelli olan bir adam geldi, "gonderdigin balonlarin hic birisi bana ulasmadi" dedi. Hic birisi mi ulasmamisti? Olamazdi. O balonlar kesinlikle birilerine gitmisti, cocuk onlari defalarca binayi gecerken izlemisti.. Olsundu, gidenin bu adam olmasi gerekmezdi, kesinlikle bir yerde birisine varmislardi, bilmedigi bir yerlerde o balonlarin icindekiler yuzunden bu cocugu seven bir adam olmasi lazimdi, hatta muhakkak vardi. Cocuk bir adami, ve hatta tam olarak o balonlarin sahibi olanini hep ozledi. Onu ozledigi zamanlari bile ozledi. Hic bir sey o adami ve onu ozlemenin yerini tutmadi.